Kekemelik Forum

Tam Versiyon: Diksiyon Macerası
Şu anda tam olmayan bir versiyonun içeriğine bakıyorsunuz. Tam versiyon'a bakınız.
Facebook grubundaki Dilek Ege İlhan'ın gitmiş olduğu Diksiyon Ve Etkili İletişim kursunun kendisine ne kadar fayda ettiği hakkında yazısını paylaşıyorum.

Nisan ortasında başladığım “Diksiyon Ve Etkili İletişim” programını yedi haftalık süreci tamamlayarak bitirdim.İlk haftalarda sosyal medyaya attığım fotoğraf sonrası bana:”Kekemeliğin için mi gidiyorsun? Sence bir etkisi olacak mı?” diye sorular yönelttiler.Fakat kekemeliğim için yani kekemeliği düzeltmek yahut azaltmak için gitmediğimi her defasında belirttim.

Peki neden gitmiştim?Düzgün ve akıcı konuşamayan bir insanın diksiyon kursunda ne işi vardı?.Bu sorulara cevabım kısa ve net:Kendimi geliştirmek ve sözcükleri doğru kullanmayı istemek. Hatta kursa yazılırken konuşma bozukluğumun kursa yazılmam da dezavantaj olup olmayacağını da sordum.Çünkü bu konularda hala çekingen ve utangacım.Fakat kekeme olmamın hiçbir önemi yokmuş.Sonuçta insan sadece kendini geliştirmek istesin değil mi?

İlk haftalar biraz daha zor geçti benim için.Hele ilk gün.Kendini tanıtma faslı dersin sonuna kalmıştı.Ve istisnasız bu hiç şaşmaz en son ben tanıttım kendimi.Bu beni aksine hiç üzmedi,daha da rahatladım.Çünkü kafamdakileri toplamam için önümde uzun bir zaman vardı.Sınıfın ortasına çıktığımda elbette gerildim,yaklaşık on kişi bana bakıyordu.Uzun zamandır bu kadar kişinin önünde konuşmamıştım.Kekeledikçe kekeledim.Kimse de umurumda olmadı.Konuşmam bittiğinde yorulmuştum ama mutluydum.Ne zamandır  sırf konuşmam yüzünden ertelediğim şeyleri yapıyor,benden beklenmedik şekilde cesur davranıyordum.Kendimi yenmiştim .Kafamdaki (ben) i yenmiştim.Bu bile büyük mutluluk kaynağıydı benim için.

Haftalar geçtikçe heceler ve tekerlemeler zorlaşıyordu.Evet tekerlemeler (bababubalar yani anlayacağınız şekilde takatukalar).B harfinde zorlandığım kadar hiçbir harfte zorlanmadım 28 yaşıma gelene kadar.Ben babasına bile Father diyen birisiyim.Babam ,benden en son “baba” kelimesini işittiğinde on iki yaşında falandım herhalde.Tekerlemeler şöyle dursun 3. hafta sunum yaptık sınıfta.Ben ,lisede ve üniversitede doğru bildiğim soruları bile söylemeye çekinen kız kalktı sınıfta sunum yaptı.Yine bir heyecan ve gerilme tabi.Sınıftakilerin sıkılmadığını Ekspresyonizm’i hiç duymamış olduklarına bağlıyorum.Yoksa elbet takıldım.Ama sınıfla ,hocayla zaman geçirdikçe takılmalar azalıyor gibiydi.

En son haftalarda Beden Diline geçtiğimizde gizliden gizliye çok sevinmiştim.Ama sevinmem uzun sürmedi nitekim tekrardan kitaptan sayfa okumaya ve münazara yapmaya başladık.Normalde kitap okurken daha az kekeleyen bir insan olduğumu söylemiştim ilk haftalarda lakin bir şeyi kaçırmıştım.Ben uzun zamandır başkalarının yanında yüksek sesle kitap okumuyordum ki(?).Keşke biraz okuyup öyle gitseydim diye düşünmedim değil.Ama kimi kandırıyordum ki?Başkalarını mı yoksa kendimi mi?Hala heyecan faktörünü aşamadım.Masal anlatırken de böyleydi.Hoca bir konu verip onun üzerinde iki dakika konuşmamızı istediğinde de.Oysa ben daha konuşmamın başlarındayken iki dakika bitmişti Big Grin Biraz daha zaman isteyip,konuşmamı bitirdiğimde rahatlamıştım.
Diksiyon kursu sana ne kattı diyecek olursanız; konuşmam değişmedi,kekemeliğim azalmadı.Ama benim fikirlerim değişti,tecrübe kazandım.Uzun zamandır yapmak isteyip ertelediğim ,korktuğum şeyi başardım.Bence bu konuşmamın değişip değişmemesinden çok öte.Daha önce neden korktuğumu düşündüm.İnsanların arasına karışmaktan,insanların bana ”burada ne işin var senin?” dercesine bakmalarından korktuğum içindi.Ama bu anlamsız fikri yendim.Mutluyum.Yaşasın Bababubalar ve akrabaları…

Kaynak