Kekemelik Forum

Tam Versiyon: Kekemelikteki Bu Korku Neden?
Şu anda tam olmayan bir versiyonun içeriğine bakıyorsunuz. Tam versiyon'a bakınız.
KEKELEMEKTEN KİM ÖLMÜŞ O ZAMAN BU KORKU NEDEN?

Kekemeliği olan kişilerin önemlice bir kısmı (herkes değil) kekemeliklerinin ortaya çıkacağı ortam ve durumlardan mümkün mertebe uzak kalmaya çalışırlar veya daha az kekeleyecekleri şekilde konuşurlar. Örneğin okul döneminde cevabı bilseler de parmak kaldırmazlar. Sunum yapılacaksa hoca ile konuşarak bunu yazılı bir ödeve çevirirler. “Belalı sözcük” geldiğinde bunu anlamı yakın başka bir sözcük ile değiştirirler ya da o cümleyi yeniden kurgularlar. Çünkü çok temelde hissedilen duygu “kekeleme korkusu”dur ve biz insanoğulları genelde olumsuz duygulardan kaçınmaya çalışırız.

Peki şöyle bir soru sorsak “ilk kekelediğinizde ne hissettiniz?”

Bu “büyük patlama” sırasında ne oldu? demeye benzer. Bilim insanları büyük patlama sırasında neler olduğunu anlamak için CERN’i kullanıyorlar çünkü geriye doğru nokta birleştirmek pek kolay değil. Kekemeliği olan kişilerin ilk kekelediklerinde ne olduğuna ve ne hissettiklerine dair bir şey söylemeleri zor. Çünkü bu ilk olduğunda yaşları küçüktü ve hiçbir şey hatırlamıyorlar. Ancak kekemeliği olan her yaştan insanla çalışan dil ve konuşma terapistleri ya da kendi yetişkinlik çağında olup çocuğunda kekemelik başlayan kişiler bu soruyu yanıtlayabilirler. Çocuklar ilk takıldıklarına genelde korku hissetmezler. Yaşadıkları şey sıkıntı veya belki şaşkınlıktır. “Of söyleyemedim”, “Ben neden konuşamıyorum?” gibi tepkiler verirler ya da durumu fark etmezler ve takıla takıla konuşmaya devam ederler. O zaman sorulması gereken soru şu:

Ne oldu da kekelemekten korkmaya başladık?

Çocuklar bir olayla karşılaştıklarında etrafındaki insanların tepkilerinden ipucu alırlar. Örneğin çocuk kekelediğinde ona acıyarak bakan veya panik olan ailesi bunu çocuğa yansıtmış olur. Zamanla etrafın duygu ve tepkileri çocuğun duygu ve tepkilerine dönüşür. Çocuklar 5 yaşından itibaren etraflarındaki çocuklardan hangisinin konuşmasının daha farklı olduğunu iyice ayırt edebilmeye ve geri bildirimler vermeye başlarlar. “.. neden bebek gibi konuşuyor?, “.. konuşamıyor” gibi tepkiler eklenir. İlkokul çağında arkadaşların gülmesi veya alayları farkındalık ve olumsuz duyguları pekiştirir. Kekemelik korku ve kaygı ile eşleşir. “Daha önce gülmüşlerdi, yine bana gülecekler, iyisi mi konuşmayayım.” Bu noktada ailenin bilinç düzeyi, okulun desteği, arkadaş, eş-dostun bilgilendirilmesi ve erken dil-konuşma terapisi kritik önem taşır.

Peki korku sırasında beynimizde ne olur?

Beynimizde korkuyu hissetmemizi sağlayan yapı “limbik sistem”in bir parçası olan “amigdala”dır ve beynimizin derinliklerinde gömülüdür. Bu diğer canlılarla paylaştığımız ve beynimizin daha ilkel bir bölgesinde yer alan bir yapıdır. Tüm canlıların en temel amacı hayatta kalmaktır. Amigdala bu amaca hizmet eder. Buradan kaslara direkt emir gider ve biz daha ne olduğunu anlayamadan stres hormonları tetiklenir ve bir hareketi yapabilir hale geliriz. Olayı idrak edebilmek ise frontal korteksteki daha üst merkezler tarafından kontrol edilir ve daha sonra gelir. Mesela yolda bir ses duyduğumuzda ya da bir hareket hissettiğimizde kendimizi kenara atıveririz. Sonra bize doğru gelen şeyin sadece bir kedi olduğunu fark ederek güleriz. (Araba da olabilirdi). Amigdala aktif hale geldiğinde iki tür tepki ortaya çıkar “savaş veya kaç”. Beyin alarma geçtiğinde otomatik planlar devreye girer, ya kaçarız ya donarız ya da savaşırız. Tehlike geçtiğinde ise eski dengemize döneriz. Ancak travmatik olaylar tehlike geçse de bu duygunun devam etmesine neden olabilir. Yani bir kere öleceğimize bin kere ölürüz.

Toyomura ve ark.’ın 2018 yılında kekemeliği olan bireylerde yaptığı çalışma bu kişilerin korku ile ilişkili sağ amigdala’sının konuşma sırasında daha aktif olduğunu, duygu düzenlemesinden sorumlu prefrontal korteksin aktivitesinin ise azaldığını göstermiştir.

Travma ile ilgili yapılan çalışmalar ise travma geçiren insanların sağ hemisferdeki limbik sistemlerinde aktivitenin aşırı artarken konuşmamızı sağlayan bölge olan sol hemisferdeki “Broca alanı”nda aktivitenin azaldığı göstermiştir (Van der Kolk, 2021).

O zaman çözüm ne?

Korku ile baş etmenin tek yolu kendimizi artan oranda o duruma maruz bırakmak. Ancak burada mantıklı bir hiyerarşi oluşturma önemli. Korkulu rüyanız topluluk önünde konuşmak ise işe buradan başlamak akıllıca değil. Biraz cesaretinizi toplayarak yapabileceğiniz ilk şeyden başlayın ve yavaş yavaş üst basamaklara tırmanmaya başlayın. Yoksa korku sizi hızla su verilen hortumun geriye püskürmesi gibi geri püskürtür. Bunu yaparken mükemmelliyetçiliği bir kenara bırakın. Hiçbir zafer bir günde kazanılmaz. Düşe kalka ilerlemeye çalışın. Terapistiniz, yakın bir arkadaşınız veya bu gruptaki kişilerden destek alın. Son olarak Michael Jordan’ın bir sözüyle kapatayım. “Neredeyse 300 oyun kaybettim. Yirmi altı kez oyunu kazanan şutu atmam için bana güvenildi ve ıskaladım. Hayatımda defalarca başarısız oldum. İşte bu yüzden başardım.”

Yazar: @oykutezel