Kekemelik Forum

Tam Versiyon: hafızamızı kaybetseydik
Şu anda tam olmayan bir versiyonun içeriğine bakıyorsunuz. Tam versiyon'a bakınız.
ilginç bir konu ortaya atmak istiyorum:

eğer kekemeler bir kaza geçirip hafızasını kaybetselerdi, yine de kekeme olurlar mıydı ?

--------------

kekemeler hangi kelimelerde takılacağını bilir. artık kekemeliği kabullenmişlerdir.

misal, p-b-k gibi harflerde takılan biri ve artık bu durumu ezberlemiştir.

bu harflerle başlayan bir kelimeye denk geldiğinde takılacağını bilir ve kekeler.

acaba kekeme olduğumuzu unutsak, takıldığımızı bilmesek de yine kekeme olur muyduk acaba ?
Merhaba,
"Konuşma ve hafıza tam olarak doğrudan birbirleriyle ilişkili değildir."
Alzheimer hastalarında unutmamak ve hafızası toparlamak için bazı egzersizler önerirler ya da hafızasını kaybetmiş birinin kelimeleri öğretmek vs terapi fayda sağlayabilir.
Yalnız kekemelik beyindeki bazı bölgelerin ağız,nefes,ses telleri ile koordinasyonlu bir şekilde hareketleriyle işler ve konuşma olayı gerçekleşir.Yani düşüncelerin iletilmesi için bir nöral süreç gereklidir.Bir kekeme şu kelimeyi söylemek istiyorum ama söyleyemediğim diyorsa bu sorunlarla alakalıdır.Örnek:Bir ritim,melodik gibi bir konuşma yaparsa akıcı olma ihtimali yüksektir.
Facebook grubunda daha önce de paylaşılmıştı bu soru.Kekemeliği hiç düşünmemek vs faydası olabilir.Ne kadar düşünürsek kan akısı azabilir bu da akıcılığı kötü etkileme ihtimali var ama bu konuşmanın akıcılığına büyük bir faydası olmayabilir.Daha önce trisiklik antidepresan kullanmış biri olarak kekemeliği hiç düşünmemek ya da takıntıların azalması psikolojik olarak etki etse de iletisimde konuşmaya pek bir faydası olmadı.Eğer kekemeliği hiç düşünmemek,şu harfte takılacağım gibi sorunların varsa kullanabilirsin ama iletişime girince kekemeliğin birincil semptomları ortaya çıkacaktır.

Hafızasını kaybetti kekemeliği azaldı ya da bitti gibi bir yazı/araştırma bulamadım ama kaza,sinirlilik anında o acının/duygunun verdiğiyle dopamin yükselmesi olursa kısa bir akıcılık olma ihtimali var.

Konuşma Terapistleri Hafıza Üzerinde Çalışır mı? Konuşma Terapisi Nasıl Yardımcı Olabilir?

Konuşma ve dil gelişimini desteklediğinden, çocuğunuzun hafızasını geliştirmek için onunla yapabileceğiniz çok sayıda eğlenceli ve ilgi çekici oyun ve aktivite vardır. Konuşma terapistleri, çocuğunuzla hafıza becerileri üzerinde çalışmanın eğlenceli ve etkili olmasını sağlamaya kendini adamıştır. Hikaye anlatımıyla ilgili oyunlar ve etkinlikler, diyor Simon ve Kırık Telefon, bir çocuğun hafızasını çalıştırmanın mükemmel yolları olabilir. Konuşma terapistleri, müşterilerinin her ihtiyacına tamamen benzersiz özel tedavi planları oluşturur. Çoğu zaman konuşma terapistleri, takvimler, not alma, diğer duyuları kullanma ve rutinler oluşturma gibi araçların kullanımı yoluyla çocuğun işleyen bellekteki eksiklikleri telafi etmesine yardımcı olacak önerilerde bulunur.

Konuşma ve dil terapisinin inme, dejeneratif hastalık veya travmatik beyin hasarı nedeniyle hafıza kaybı yaşayan yetişkinlere de faydalı olduğu kanıtlanmıştır. Hafıza kaybı , bir kişinin günlük yaşamında işlev görme yeteneğini derinden etkileyebilir. Genellikle hafıza kaybı yaşayan insanlar, bağımsızlık veya haysiyet kaybı olarak algılanan bir tecrit, endişe ve üzüntü hissi yaşarlar. Konuşma terapisi, hafıza ve diğer bilişsel eksiklikleri gidermek için çalışabilir. Terapi, beynin bölümlerini uyarmaya yardımcı olabilir ve konuşmayı iyileştirmenin yanı sıra bilgi tutmayı iyileştirmeye yardımcı olabilir.

Hafıza kaybı yaşayan insanlar tipik olarak, temel dilbilgisi ve kelime oluşumunun yanı sıra belirli anlamları anlamak için mücadele etmek gibi konuşma ve dilin belirli yönleriyle mücadele eder. Ayrıca konuşma artikülasyonu ile konuşmalarının akıcılığı ve prozodisi ile de mücadele edebilirler. Konuşma terapistleri, bu tür zorlukları hedef almanın yanı sıra yeni büyüme ve öğrenmeyi teşvik etmek için hafızayı kullanma konusunda uzmandır. Tanıdık insanlar geçmiş mutlu anıları ve olumlu duyguları tetiklemeye yardımcı olabileceğinden, genellikle aile üyeleri terapi seanslarına katılmaya davet edilir. Konuşma terapisinin Alzheimer hastalarında yalnızca konuşmayı ve iletişimi iyileştirmekle kalmayıp aynı zamanda hastalığın ilerlemesini de yavaşlattığı gösterilmiştir.

Konuşma:
"Beyin kabuğundaki konuşma ile ilgili ikinci bir merkez daha vardır onun adı da Broca alanıdır. Bu bölge beynin alın (frontal) kısım kabuğunun arka tarafında bulunur. Kelimelerin ve kısa cümleciklerin ifadesi için motor kalıplarının oluşturulduğu bu bölgeye, Wernicke alanından gelen sinyallerle yorumlanan ve sentezlenen düşünceler aktarılır. İşte Broca alanı bu düşüncelerin kelimelere dökülmesinde ve bu dizilmiş kelimelerin ses tellerimize iletilmesinde rol alır. Eğer Broca alanı tahrip olursa, kişi söylemek istediğini bilir ve buna karar verir, ancak kelimeleri seçemez, mânâlı konuşma yapamaz ve anlamsız sesler çıkarır.
Konuşmanın olabilmesi için ses tellerine ve nefese de ihtiyaç vardır. Bunlarda da bir rahatsızlık olması yine konuşmaya engel olur."

Örnek : Amigdala bölgesinin hasarıyla bir kadın hiç korkmamaya başlamış yani o duygusu gitmiş.Çünkü amigdala bölgesi korku duygusuyla alakalıdır.
Örnek : Diğeri ise beyin travması ile alakalı.(yabancı aksan sendromu)

Nsemoh'un vakası birazcık daha özel olabilir, çünkü "kendi iddiasına göre" kaza öncesinde İspanyolcayı çok az konuşabilirken, kaza sonrasında akıcı olarak konuşabilmekteydi. Bu iddia ne kadar doğrudur bilmenin bir yolu yok; ancak uzmanlar, kimi zaman bu tür travmalar sonrasında farklı bir dil veya aksanın duyulmasının, beynin o bilgiyi "sünger gibi emerek içselleştirmesinin" önünü açabileceğini düşünüyorlar. Yani beyin, travma sonrasında normal çalışma biçimine hemen dönemediği için bu süreçte "gereksiz" bilgileri filtrelemeksizin öğreniyor olabilir. Ancak ne zaman ki şahsın beyni normal fonksiyonlarına geri döner, işte o zaman o bilgiler de filtrelenmeye başlar. Gerçekten de, Reuben'in İspanyolcası kaza sonrasındaki haftalarda hızla kötüleşirken, İngilizcesi normal haline döndü. Bu durum, beynin dil konusundaki kontrolüyle ilgili bir durum olduğu argümanını doğruluyor. Konuyla ilgili uzmanlardan biri olan Dr. Karen Croot şöyle söylüyor:
Alıntı: Bu durum, bir çeşit motor kontrol bozukluğudur. Konuşma, yaptığımız en karmaşık işlerden birisidir ve beynin birçok bölgesi, konuşmayla ilgili süreçleri kontrol etme sürecine katılır. Eğer ki bu bölgelerden bir veya birkaçı hasar görürse, konuşmayla ilgili zamanlamada, melodide ve gerginlikte değişimler yaşanabilir.
Son olarak, konu hakkında elde bulunan az sayıda vaka üzerinde yapılan incelemeler, beynin serebellum bölgesinin bu sendromla ilişkili olduğu fikrini veriyor. Bu son derece mantıklı, çünkü serebellum beynimizde alınan motor fonksiyon kararlarını vücuda gönderip uygulamadan sorumlu olan beyin bölgesidir (tabii ki bundan başka birçok diğer görevi de vardır). Dolayısıyla, beyin ile vücut arasında bir denetim köprüsü görevi görür. Eğer ki travma veya inme gibi olaylar bu bölgeyi etkileyecek olursa, dil üretimi ve konuşmada da bu tip sorunların oluşması beklendik olacaktır.
Ancak beyin travması ve koma gibi çok ciddi durumlar, beynin sinyal akışında aksamalar yaratabilmektedir. Bu durumda, halihazırda bildiğiniz ya da öğrenmeye başladığınız ikinci bir dil, bir anda normalde olduğundan çok daha akıcı hale gelebilir. Benzer şekilde, halihazırda aşina olduğunuz bir aksan, bir anda çok daha tanıdık ve doğal gelebilir. Çünkü beynin kendi iç mekanizmasında aksaklık yaşanmıştır ve beyin, normalde yapacağı gibi önceliklerine sarılamaz.

Nasıl Konuşuyoruz?