Merhaba arkadaşlar,
Daniel Kahnemann isimli psikolog, bilinçli veya bilinçsiz uyguladığımız eylemleri sistem 1 ve sistem 2 diye ikiye ayırıyor.
Sistem 1 dediği çok hızlı ve adeta otomatikleşmiş olan hareketlerimiz ve eylemlerimizdir. Sistem 2 ise bilinçli olarak yaptığımız daha fazla konsantrasyon gerektiren hareketler ve eylemlerdir.
Örneğin usta bir şoför araba kullanırken gaz, debriyaj, vites, direksiyon vs. gibi şeylere dikkat etmeden gayet güzel araba kullanabiliyor. Bunun yanı sıra belki radyo veya müziğe konsantre oluyor veya bir arkadaşla heyecanlı konuları tartışabiliyor. Araba kullanma becerisi sistem 1'de işliyor.
Ancak eğer aniden bir geyik veya top gittiği yolda engel olarak karşısına çıkarsa hemen sistem 2'ye geçip bilinçli olarak frene basar veya direksiyonu kırarak engelin yanından sıyrılmaya çalışır.
Ana teori budur.
Peki, bütün bunların kekemelikle ne alakası vardır? diyeceksiniz.
İşte bizim Almanya'daki kekemelik terapistlerimiz bu teoriyi kekemelik konusuna da aktarıyor.
Konuşma prosedürü tamamen otomatikleşmiş bir eylemdir. Küçük çocuklar daha 'anne' 'baba' 'dede' 'mama' diye büyüklerin ağız hareketlerini taklit ederek ilk kelimelerini bilinçli çıkarırken konuşmada ustalaşmış bir insan (çocuk veya yetişkin) aklından geçirdiği bir kelimenin nasıl telaffuz edildiğini düşünmeden otomatikman doğru söyleyebilir. Yani artikülasyon hareketleri olsun, nefes alımı, ses verme, yani konuşmak için gerekli olan tüm unsular otomatikleşmiş bir prosedürdür ve sistem 1'de işliyor.
Bu prosedür genel anlamda kekemeler için de geçerlidir. Çünkü kekemeler de söyleyecekleri kelimenin nasıl söyleneceğini çok iyi biliyor. Aradaki tek fark, kekemelikten dolayı karşılaştıkları konuşma engelleri (yolun üzerindeki geyik veya top gibi).
Takıldıkları anda sistem 1'den sistem 2'ye geçiş söz konusu. Otomatikleşmiş prosedür tıkanmış, kekemenin kendini bilinçli olarak kurtarması söz konusu olur. İşte öylesi bir anda terapide öğretilen bir modifikasyon tekniği, nefes tekniği, ağız uyumu vs. devreye girebilir.
Biz kekemeler bazen karşımızdaki engeli çok önceden görüyoruz. İşte o zaman frene basarak hemen otopilottan manüele geçip dikkatlice engelin yanından veya üzerinden geçiyoruz. Bu tür durumları ustaca uygulayan bir kekemenin kekeme olduğu bile dinleyiciler tarafından fark edilmiyor. Gizli / örtülü semptomlar nedir?
Hatta gizli/örtülü semptomları örtbas etmek dahi kimi kekemede bu kadar otomatikleşmiş ki bu da artık sistem 1 gibi hızlı işliyor.
Bilmem azıcık anlatabildim mi?
Selamlar
Petra
Daha fazla bilgi için: https://tr.wikipedia.org/wiki/Daniel_Kahneman
Daniel Kahnemann isimli psikolog, bilinçli veya bilinçsiz uyguladığımız eylemleri sistem 1 ve sistem 2 diye ikiye ayırıyor.
Sistem 1 dediği çok hızlı ve adeta otomatikleşmiş olan hareketlerimiz ve eylemlerimizdir. Sistem 2 ise bilinçli olarak yaptığımız daha fazla konsantrasyon gerektiren hareketler ve eylemlerdir.
Örneğin usta bir şoför araba kullanırken gaz, debriyaj, vites, direksiyon vs. gibi şeylere dikkat etmeden gayet güzel araba kullanabiliyor. Bunun yanı sıra belki radyo veya müziğe konsantre oluyor veya bir arkadaşla heyecanlı konuları tartışabiliyor. Araba kullanma becerisi sistem 1'de işliyor.
Ancak eğer aniden bir geyik veya top gittiği yolda engel olarak karşısına çıkarsa hemen sistem 2'ye geçip bilinçli olarak frene basar veya direksiyonu kırarak engelin yanından sıyrılmaya çalışır.
Ana teori budur.
Peki, bütün bunların kekemelikle ne alakası vardır? diyeceksiniz.
İşte bizim Almanya'daki kekemelik terapistlerimiz bu teoriyi kekemelik konusuna da aktarıyor.
Konuşma prosedürü tamamen otomatikleşmiş bir eylemdir. Küçük çocuklar daha 'anne' 'baba' 'dede' 'mama' diye büyüklerin ağız hareketlerini taklit ederek ilk kelimelerini bilinçli çıkarırken konuşmada ustalaşmış bir insan (çocuk veya yetişkin) aklından geçirdiği bir kelimenin nasıl telaffuz edildiğini düşünmeden otomatikman doğru söyleyebilir. Yani artikülasyon hareketleri olsun, nefes alımı, ses verme, yani konuşmak için gerekli olan tüm unsular otomatikleşmiş bir prosedürdür ve sistem 1'de işliyor.
Bu prosedür genel anlamda kekemeler için de geçerlidir. Çünkü kekemeler de söyleyecekleri kelimenin nasıl söyleneceğini çok iyi biliyor. Aradaki tek fark, kekemelikten dolayı karşılaştıkları konuşma engelleri (yolun üzerindeki geyik veya top gibi).
Takıldıkları anda sistem 1'den sistem 2'ye geçiş söz konusu. Otomatikleşmiş prosedür tıkanmış, kekemenin kendini bilinçli olarak kurtarması söz konusu olur. İşte öylesi bir anda terapide öğretilen bir modifikasyon tekniği, nefes tekniği, ağız uyumu vs. devreye girebilir.
Biz kekemeler bazen karşımızdaki engeli çok önceden görüyoruz. İşte o zaman frene basarak hemen otopilottan manüele geçip dikkatlice engelin yanından veya üzerinden geçiyoruz. Bu tür durumları ustaca uygulayan bir kekemenin kekeme olduğu bile dinleyiciler tarafından fark edilmiyor. Gizli / örtülü semptomlar nedir?
Hatta gizli/örtülü semptomları örtbas etmek dahi kimi kekemede bu kadar otomatikleşmiş ki bu da artık sistem 1 gibi hızlı işliyor.
Bilmem azıcık anlatabildim mi?
Selamlar
Petra
Daha fazla bilgi için: https://tr.wikipedia.org/wiki/Daniel_Kahneman
#kekelemek #kekemelik #vanriper